Hidrojenle Mekan Isıtma Ekonomik Olarak Mantıklı Değil

Almanya’daki Fraunhofer IEG tarafından Greenpeace ve GasWende için hazırlanan yeni rapor, konutlarda ısıtma sistemlerinin hidrojene geçişinin teknik olarak mümkün olduğunu ancak ekonomik açıdan cazip olmadığını ortaya koyuyor. 2035 yılı itibarıyla hidrojenin konutlara satış fiyatının, vergi ve harçlar hariç 21,4–33,3 kuruş/kWh olması bekleniyor. Bu fiyatlar, geçmişteki doğalgaz fiyatlarıyla kıyaslandığında önemli bir artış gösteriyor.

Rapor, iki ana soruya odaklanıyor: Hidrojenle geniş ölçekli ısıtma için gerekli olan unsurlar neler ve bunun hanelere yansıyan maliyeti ne olacak? Sonuç olarak, 2035’te hidrojene geçiş, günümüzde kullanılan doğalgaza kıyasla ısıtma maliyetlerini yaklaşık yüzde 74 ila 172 oranında artıracak. Bu hesaplamalar, hidrojenin vergi ve harçlardan arındırılmış fiyatları üzerinden yapılmış olup, fiili faturaların daha da yüksek olabileceği öngörülüyor.

Maliyet artışında dört ana faktör belirleyici rol oynuyor: üretim, iletim (ana şebeke), mevsimsel depolama ve dağıtım. Mevcut literatüre göre, yeşil hidrojenin üretim maliyeti 2035’te 11,4–15,2 kuruş/kWh, 2045’te ise 6,3–10,2 kuruş/kWh aralığında olacak. Ayrıca, hidrojenin iletiminde kullanılan ana şebekenin “yüksek başlangıç maliyeti” piyasaya 2,9 kuruş/kWh olarak yansıyor. Keskin kış talebi sonucu gerekli olan depolama maliyeti 2,7–7,1 kuruş/kWh iken, yerel dağıtım maliyeti ise koşullara bağlı olarak 3,92–7,58 kuruş/kWh ekliyor.

Rapor, hidrojen fiyatını kabul edilebilir seviyeye çekmek için gerekli kamu desteği maliyetini de hesaplıyor. 2035 yılı itibarıyla, 100 TWh hidrojenin 12 kuruş/kWh seviyesine sübvanse edilmesi için yıllık 9,4–21,3 milyar avro gerekeceği belirtiliyor. Ancak elde edilen CO2 emisyonu azaltım maliyeti, 2035 yılı için ton başına 713–1.374 avro arasında değişirken, 2045 için bu rakam 433–1.093 avro aralığında kalıyor; bu da alternatif yöntemlere göre belirgin bir maliyet yükü oluşturuyor.

Teknik açıdan bakıldığında, şebekelerin bireysel binalar yerine belli bölgeler halinde dönüştürülmesi gerektiği vurgulanıyor. Bu durum, belirli bir zaman diliminde tüm cihazların hidrojene uyumlu hale getirilmesini ve buna bağlı planlamaları, lojistik süreçleri gerektiriyor. Bugün piyasada satılan çoğu cihaz yalnızca yüzde 20 hidrojen karışımına uygun; yüzde 100 hidrojen için dönüşüm kitlerinin henüz mevcut olmaması ise belirsizlik yaratıyor.

Binalarda gerçekleştirilecek ek işlemler de kaçınılmaz. Sayacın değiştirilmesi veya yeniden kalibrasyonu gerekecek; bazı evlerde giriş donanımı ve basınç regülatörü gibi parçalarda değişim yapılması ihtiyaç duyulacak. Hidrojenin aynı ısıyı sağlamak için üç kat daha yüksek hacimsel debi gerektirmesi, eski tesisatlarda yenileme gerektirebilir. Rapor, tipik bir bağımsız ev için H2-ready kazan, dönüşüm kiti, sayaç ve potansiyel bağlantı işlemlerinin toplam maliyetini 11.300–27.200 avro arasında tahmin ediyor.

Güvenlik açısından uygun algılama ve havalandırma sistemlerinin, akış sınırlayıcılarla birlikte yönetilebilir riskler sunacağı belirtilirken, konut ölçeğinde pratik deneyimin sınırlı olduğu, bu nedenle araştırmaların devam ettiği ifade ediliyor. Pilot projeler arasında, Hohenwart’taki H2Direkt sahası 10 konutu hidrojenle ısıtırken, Kaisersesch’teki SmartQuart projesinin 2025’te söküleceği belirtiliyor.

Hukuki çerçevede, yeni gaz cihazlarının yenilenebilir enerji koşullarına bağlanması öngörülürken, H2-ready cihazların istisnası olan bölgelerde H2 dönüşüm planı gibi düzenlemeler dikkat çekiyor. Ancak bu planların aksaması durumunda mülk sahiplerinin ek maliyet talepleri konusunda belirsizlikler mevcut.

Karşılaştırmalı değerlendirmeler, hidrojenin konut ısıtmasındaki rolünün sınırlı kalacağı görüşünü pekiştiriyor. Hidrojenin daha avantajlı olduğu alanlar arasında merkezi ısıtma sistemlerinde pik yük karşılaması veya enerji verimliliği sağlamak öne çıkıyor. Yeni inşa edilen binalar ile kapsamlı yenilemelerde ise ısı pompası ve ısı şebekeleri, hem maliyet hem de sistem açısından daha sürdürülebilir görünüyor.

Raporda vurgulanan en büyük risk, hanelerin ve belediyelerin yakın gelecekte ucuz hidrojen bekleyerek mevcut H2-ready cihazlara ve senaryolarına güvenmesi. Eğer hidrojen beklenen seviyede gelmez veya maliyetleri yüksek olursa, tüketiciler iki kez yatırım yapmak durumunda kalabilir. Bu raporun ana mesajı, konut ısıtmasında hidrojene yer olmaması.